sıkıntı veren

sıkıntı veren
adj. obtrusive

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • DÎK — Darlık, sıkıntı. Gam. Kalbe sıkıntı veren …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • DİL-AŞUB — f. Kalbi sıkan, yüreğe sıkıntı veren, gönle eza veren. * Kalbi meftun eden güzel …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağırcanlı — sf. 1) Çok yavaş iş yapan, çevik olmayan 2) Varlığı sıkıntı veren, sevimsiz 3) Tembel 4) hlk. Gebe (kadın) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boğucu — sf. 1) Boğma özelliği olan Boğucu gaz. 2) Solunumu güçleştiren Göğsünde boğucu bir tıkanıklık vardı. P. Safa 3) mec. Çok sıcak, sıkıntı veren Eski evinin boğucu, dertli havasından kurtulmak için komisyoncu kendini hemen sokağa attı. H. R.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bunalımlı — sf. Gerginlik, sıkıntı veren, gerginliği olan O bunalımlı günlerde işi gücü bırakıp varlığını âdeta ona adadı. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bunaltıcı — sf. Boğucu, sıkıcı, sıkıntı veren Tartışma koyulaşıp salonun havası hepsine bunaltıcı geldi mi pencereler açılıyor. E. E. Talu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurtulmak — nsz 1) Tehlikeli veya kötü bir durumu atlatmak Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler. A. Gündüz 2) den İstenmeyen, sıkıntı veren, hoşlanılmayan bir kimseden, bir yerden, bir durumdan uzaklaşmak Kayıtsızlıktan,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meret — is., di, Ar. mārid 1) Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü ... istediği kahveyi zamanında getirmedi diye kızıp Ulan ne fasarya oğlan şu Kâzım be, meredin çaylak çaylak bakınmaktan başka işe yaradığı yok… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muacciz — sf., esk., Ar. muˁacciz 1) Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran Bu buhran tatsız, münasebetsiz, muacciz bir buhrandı. Ö. Seyfettin 2) Yapışkan, sırnaşık, ukala (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • musibet — is., Ar. muṣībet 1) Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey 2) sf., mec. Uğursuz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”